29 Aralık 2019 Pazar

kafamın içi bozuk televizyon görüntüsü


kafamın içi bozuk televizyon görüntüsü
siyah. beyaz. gri.
birçok nokta gözlerimin önünde 
beynimin içinde vızıldıyor sesler 
net duyabildiğim tek şey sensin son zamanlarda
net görebildiğim
tanrı biliyor
bir fotoğraf karesi gibi saklıyorum
bi yağmur vurduğunda bizi 
ıslanmış kirpiklerin,
omuzuma koyduğun başın
ve 
göğüslerime değen uzun saçlarının görüntüsünü.
uzaklara daldığın zamanlarda öyle güzelsin ki
uzaklaşıp gitmek istediğim her yersin.
tanrım
doğuramıyorum içimdekini
bu düşünceler bana kafayı yedirtiyor
fakat artık rahatsız olduğum zamanlardan çok uzakta
delirmemin mutluluğunu yaşıyorum
kör oluyorum,
ama renkleri yine de görüyorum


21.38
18.04.19

sancı



"gece yıldızla dolu
ve yıldızlar masmavi titreşiyor uzakta"
sana doğru koşmaya çalışırken
biri başıyla selam veriyor
yalnız kuşlar, 
zifiri karanlıkta gökte uçuyor
o yalnız kuşlar gibi, 
dolanıyorum sokaklarda
aramak üzere seni. 
gözlerinin şavkı aydınlatıyor geceyi
gözlerin, 
önüme yollar kuruyor
sonu çıkmaz olan sokaklardan kurtulmam üzerine
kurtulamıyorum 
'bir şey olacak'
bir ses beynimde durmadan bunu fısıldıyor. 
gecenin dördünde, 
karşı kaldırımdan yürüyen tek insanı durdurup
"bir şey olacak" dediğimde 
farkediyorum, 
ne bir insanın ne de sesin olduğunu. 
seni bulamıyorum 
sabaha karşı dörtte 
koşarken deliler gibi, 
ne ben sana ne de sen bana gelemiyorken, 
geniş yaprakları olan bir ağacın dibine tüneyip
güneşin doğmasını bekliyorum
içimdeki sancıyı görmezden gelebilmek için, 
gözlerimi açabilmek için. 

4.27
9.12.19




11 Aralık 2019 Çarşamba

soluk bi kahve gözlerin

soluk bi kahve gözlerin
yalnız ve biraz halsiz bedeninle
öylece yatarken sen
ben farkında olmadan beklemişim seni 
günlerce
geceleri başucunda oturup 
kitaplar okumuşum sana
halbuki ölüm döşeğindeydim ben
yorgun argın çıkagelmişim
saniyelik milyar tane düşünce içinden
o siyah perdelerin ardından
bir senmişsin parlayan
farkında olmadan ikimiz de
biraz efsunlu,
biraz esrarlı yollardan geçmişiz de gelmişiz
ilkbahar çiçeklerini açtığında bile üşüyen bedenlerimizle
yalnızdık
kim bilir
belki artık üşümezsin
yıldızlarla dolu
gri, soğuk ve karanlık bir gecede
çıplak ayaklarla dans ediyor olsak bile


02.42
10.05.19

1 Aralık 2019 Pazar

Ölmek üzere-

aydınlıktı, sessiz 
sonra bi gün
uzun yağmurlardan sonra
sokakları çaldılar 
gece lambalarını 
bi gece ay söndü 
o gitti
erkendi oysa daha 
gözlerine bakmama az kalmıştı 


sonraki gece
salıncakları çaldılar
salıncakları olmayan parklar
ne kadar mutluluk verebilirdi insana


pul pul döktüm derimden, 
hüznü ve
duvarları kasvetli yolları
bir gece de onları çaldılar


bir tren garında 
algın algınken
pencereden pencereye
bir masal esti ansızın
bir şarkı çaldı kasette
sesleri çaldılar
renkleri de


bi gece
beyaz perdeleri izledim
beyazdı zannımca 
uzandım, 
ölmek üzere
yanımdaydı yarı hayal, 
ben toza dönmekteyken 
usulca dokundurdu dudaklarını 
hissettim
onu hep hissederdim


geceyi üzerine giymiş saçlarından 
uzun ellerinden, 
ondan yine ona doğru
ölmek üzereydim
ölmek üzere-


2.54
26.11.19